Melih Anık / Hamlet / Eleştiri Yazısı

Versus Tiyatro Hamlet ile Oyalanmış

Tiyatro ile ilgilenip de Hamlet’i bilmeyen kaldı mı? Ama gene de vazgeçilemiyor. Şimdi Shakespeare ile bir mücadele çağındayız. Bence bu, Shakespeare ile düello etmek anlamına geliyor. Versus Tiyatro da ‘bir de ben yapayım’ demiş. ‘Herkes yaptı benim neyim eksik’ demiş de olabilir. Versus Tiyatro demiş ki: “Büyüklerin dünyasında telef olan gençlerin trajedisi. Olmak ya da katil olmak ya da olmamak ya da ne olmak? Günümüzün en yaygın trendi ‘izlemenin izlenmesi’. Ama bizzat kendi gözlerinizle! İstemedikleri ve beğenmedikleri bir dünyaya mahkûm olan genç insanların yürek paralayan öyküleri.” Bu paragrafı lise kompozisyon dersinde konu olarak vermek ve yazılanları okumak isterdim. Ben bir deneyeyim.

‘Büyüklerin dünyası’ dedikleri iki kral bir kraliçe ve Polonius’un yaşadıkları ve egemen oldukları dünya olmalı. Aslında ‘egemen’ler de ölüyor oyunda ama ‘telef oldu sayılan gençler’, Hamlet, Leartes ve Ophelia. ‘Olmak ya da olmamak’ ‘Katil olmak ya da ne olmak’ seçeneğine evrilmiş. Yâni ‘katil eder bu dünya insanı’. Ama sahnede ‘var olmak mı yok olmak mı’ diyor Hamlet. Oyunda ‘ölümü tadanlar’ ‘izliyor’ sadece, seyirci de onları izlemiyor mu? Kral Kraliçe de izlemediler mi sahnedeki oyunu? Seyirci seyirciye karşı oturduğu için seyirci seyirciyi de izlemiş oluyor. İşte ‘izleyenlerin izlenmesi’. Hamlet, Leartes ve Ophelia’nın bu dünyayı istediklerini ve beğendiklerini söyleyebilir miyiz? Hayır ama yaşamaya mecburlar. İşte ‘dünyaya mahkûmiyet’ Yazının başına oturduğum şu anda Versus Tiyatro’nun ne yapmak istediğini kavradım(!). Şimdi Polonius gibi düşünmeye başladım : Saçma ama zaptı raptı olan bir saçmalık.

Açıklamayı hakkıyla anladım(!) şimdi sahnede bunun karşılıklarını bulmaya geldi sıra.

Sahne düzeni çok önemli bu oyunda. Aslında salon düzeni demek daha doğru. Versus Tiyatro, Hamlet için salonu değiştirmiş. Salonun kısa olan iki duvarında karşılıklı iki sahne var. Bu sahneler salonun ortasından geçen bir platformla birbirine bağlanmış. Böylelikle salon ikiye bölünmüş. Seyirci sandalyeleri bu platformun iki yanına dizilmiş. Seyirci bir aynada gibi karşısındaki seyirciyi görüyor, sağa ve sola başını çevirdiğinde de sahneleri. Sahnelerden biri saray diğeri ise sarayın içindeki sahne. Gerçi bu oyun sahnesi bazen sarayın dışı, kraliçenin odası da oluyor ama ona sarayın aynası demek mümkün. Kenarda bir yerde çelik bir platform var. Hamlet ilk kez orada görünüyor ve önünden geçiyor ama bir daha da dönmüyor oraya. Oyuncular seyirci arkasında dolaşıyor. O zaman seyirci olayın bir parçası oluyor(herhalde) yâni reaya, yâni sarayın ‘kulları’. Zaten halk hep izlemez mi? Arada bir de alkışlar onu bunu. Neyi alkışladığını da bilemezsin. Platform bir geçiş köprüsü. Hareket onun üstünde. Hayalet orada, Leartes ile Kral orada, düello orada, askerler orada, gaz lambaları orada. Polonius ile Hamlet orada, Ophelia ile Hamlet orada, Fortinbras ve askerleri orada. Sırat köprüsü olabilir mi? Her şey seyircinin gözüne sokulacak kadar yakın ama seyirci bütünü göremeyecek kadar uzak.

Oyunun en önemli(!) karakteri hizmetçi. Oyun onunla başlıyor ve bitiyor. Elinde kova ve bez yerleri siliyor, perdeleri açıp kapıyor. Özgün metinde böyle bir rol yok. Versus Tiyatro seyirciye bir mesaj vermek istemiş besbelli. Versus Tiyatro’ya sorar öğrenirim ama böylesi daha keyifli. Kendim çözmeye çalışıyorum. Tiyatro bir anlatım sanatı değil mi? Onlar anlatamamış olamaz ben anlamamışımdır. Oyunda bir tv ekranı var. O ekrandaki spikerden haberleri alıyoruz. Hamlet tiyatroya meraklı imiş, spiker söyledi. Farzedin siz de evde tv seyrediyorsunuz, o sırada temizlik yapıyorsunuz . Tüm dünyanız o ekran. Ülkede olup bitenleri de o ekrandan öğreniyorsunuz. Belki de sizsiniz o hizmetçi? İyi de hizmetçinin oyun sonundaki şarkısını ne yapayım? İngilizce bir şarkı, ‘My heart broken, I bless you’ falan diyor. Anladım epik o epik.. Yabancılaştırma. O olmasaydı, Hamlet’i oynayan oyuncunun kendini parçalarcasına oyunu, Laertes ile yaptığı düello, hayaletin üstüne atılmak için zorlukla tutulması seyirciyi olayın içine sokacaktı.

Bir şey daha farkettim hayalet aslında Fortinbras, ya da Fortinbras hayalet. Bu dünyada yepyeni bir yorum. Ne anlama geliyor çözebilmiş değilim. Düşünmeye devam edeceğim. Kimse söylemesin.

Kral’ın sinek yakalaması da bence bir ilk. Bunu anladım, Kral da bir ölümlü sonunda. Polonius’un seyirciye ‘sen de mi az çektin aşk yüzünden gençliğinde’ diye sormasını seyircinin oyuna ‘çekilmesi’ diye anladım. Oyuncunun seyirci olan arkadaşına takılması olacak değil ya.

Ama şu çok hoş: Ophelia’nın ölümü üzerine Kral’ın iddiası ile düzenlenen kılıç oyunu, Hamlet ile Laertes arasında ‘barış müsabakası’na dönüşmüş. Ama ‘Barış müsabakası’ savaş gibi. Dolapdereli iki yiğidin kapışması sanki. Yeşilcam filmi gibi bir son. ‘Paralandı yüreğim’ İşte bu yeni okuma! ‘Açılım Horatio açılım’ diyesim geldi. Biz alıştık artık mafya tarzı korumalara o hiç batmadı.

Versus Tiyatro’nun Hamlet’inde Laertes, Ophelia ölünce ortaya çıkıyor, o nedenle Laertes’i yolcu ederken Polonius’un ona nasihatı yok. Guildenstern ve Rosencrantz yok. Hamlet’in meşhur mezarcısı yok zira mezar sahnesi yok. Fortinbras da Hamlet ölünce ortaya çıkıyor, Fortinbras’ın ilk geçişi yok. Bunlar Versus Tiyatro için ayrıntı ama aslına uygun hayalet var. ‘Tabi ki olacak olmazsa oyun olmaz’ diyorsunuz galiba? İyi de ben de diyorum ki bu Hamlet bu kadar mı gerekliydi? Mâdem yapıyorsunuz ‘yeniden okuyun’ ama gerçekten. Meselâ hayalet Hamlet’in kafasının içinde olsun. Fortinbras’ın ülkeyi işgaline bir kafa yorun. Daha neler neler bulunmaz mesele niyette. Siz farklı olsun diye fark yaratmayan şeyler yaparak oyalanmışsınız.

‘God bless you’

Melih Anık

HAMLET
Yazan William Shakespeare
Çeviren Sabahattin Eyüboğlu
Yöneten Metin Balay
Reji asistanları Nihan Aypolat + Cenk Hakan Köksal
Sahne tasarımı Metin Balay
Dövüş koreografisi Gürhan Elmalıoğlu
Poster tasarım Tuğçe Kodalak + Gökhan Kodalak
Sahne: Talimhane Tiyatrosu
Oynayanlar (Alfabetik sırayla)
Arda Öztürk (Laertes)
Arzu Akın (Gertrude)
Cenk Hakan Köksal (Hayalet)
Efsun Kaygusuz (1. Oyuncu)
Emir Ünver (Koruma)
Fatih Demir (Bernardo + Gonzago-oyuncu kral)
Gökhan Gürün (Haberci + Osric)
Hiba Öztürk (Hizmetçi)
Kayhan Berkin (Hamlet)
Kerim Urun (Horatio)
Kubilay Çamlıdağ (Claudius)
Nihan Aypolat (Batista-oyuncu Kraliçe)
Olcay Yusufoğlu (Ophelia)
Şevket Süha Tezel (Polonius)
Tarık Ündüz (Spiker)
Tolga Bayraklı(Fortinbras)
Ufuk Özdemir (Marcellus + Lucianus-oyuncu katil)
Yaşar Michael Kontny(2.Koruma)

X