“Vietnam’a Sevgiler”: Yaşamak mı kurtuluş, yoksa ölmek mi?
“Sağ yanınızda hiç deri kaldı mı? Atom bombasından sonra benim sol yanımda hiç deri kalmamıştı. Ağaç kabuksuz olmaz!”

birgünvietnam

 

ELİF CANDAN – candan.elif@hotmail.com

O gün, sekiz yaşında bir çocuk olarak oradaydı…

“Anne- babasının önünde zıplaya zıplaya kiliseye gidiyordu. Yüce İsa’yı çok sevmekteydi, elinde de o iyi insana verilmek üzere bir çiçek vardı. İşte, kilise görünmüştü. Kilisenin avlusunda, okul arkadaşlarından beşi halka olmuş fasulye oyunu oynuyorlardı. Kiliseden çıkınca onlarla oynayacağını düşünerek sevinmişti. Ama tam o sırada ona bir şey çarptı… Evet, orada sokakta yatıyordu. Ona neyin çarptığını bilmiyordu. “Bana ne çarptı, Anne-Baba?” diye bağırdı, onlara bakmak için başını uzattı, ama orada yoklardı. Orada yoklardı işte… Beş arkadaşı hâlâ halka olmuş oturuyorlardı, ama göğe bakıyorlardı. Sonradan öğrendiğine göre, atom bombasının ışığından hepsi kör olmuştu. Sol yanında bir acı başladı. Bağırmaya başladı. Anne-Babası bir anda toz haline gelip yok olduğu için mi bağırıyordu, yoksa sol yanı ‘çiğ et’ haline geldiği için mi, bilmiyordu. Ansızın açlık duydu. Yüce İsa’nın çiçeğini yedi…”

O gün, sekiz yaşında bir çocuk olarak oradaydı… Gözleri kör eden, insanların bedenlerinde ve ruhlarında kalıcı izler bırakan ışık; “aydınlanma” ışığı olabilir miydi?

“Vietnam’a Sevgiler” oyunu, Nagazaki’ye atılan atom bombasından sol tarafı yanan; Nişina Şinzo ile Vietnam’da napalm bombasından sağ tarafı yanan; Dan Thanh arasındaki mektuplarla kurulan bir ilişkinin öyküsü. Oyun, nükleer saldırılara maruz kalan insanların, bedensel arazlarını ve ruhsal süreçlerini, karşılaştıkları çevresel baskıyı, acılarını dindirme çabalarını, yalnızlıklarını, korkularını, saklanmalarını, suskunluklarını, rüyalarını ve daha fazlasını anlatıyor. İnsan kendi ölümünü anlatabilir mi? Yaşamak mı kurtuluş, yoksa ölmek mi? Kiraz ağacının gövdesine sarılmak, yaşama tutunmaya yeter mi? Bir insanın sol tarafı hep karanlıkta kalabilir mi? Yanan insanlar, yanmayan insanlarla aynı hayatı yaşayabilir mi? Sorularını büyük bir duyarlılıkla sordururken, bu soruların arkasında duran ve bugün hâlâ varlığını sürdüren; “Amerikan emperyalizmi” ni hatırlatıyor. “Vietnam’a Sevgiler” savaşın sorumlularını ve bırakılan izleri, insanlığın kolektif belleğinden silme çabalarının tam da karşısında duruyor.

“Vietnam’a Sevgiler” savaş ve nükleer silah kullanımı gibi ağır bir konuyu ele alıyor. Söz merkezli ilerleyen oyun, ezilen-sömürülen insanların psikolojik boyutlarını “ortak acı” dan yola çıkarak derinleştiriyor. Burada ortak acıyla ifade etmeye çalıştığım; birinin sağ, diğerinin sol tarafı yanan nükleer silah kurbanlarının birbirini tamamlayan deneyimleri, yaşama tutunma çabaları. Bahsi geçen tamamlanma sayesinde “söz” samimi bir noktaya taşınırken, derinlerde saklanan süreçler ifade olanağı buluyor. Sekiz yaşında atom bombası kurbanı olan Nişina Şinzo, dış dünyaya açılan mektuplar yoluyla, bedenini sakladığı karanlığı aralıyor ve yirmi dokuz yaşında kendini görünür kılabiliyor. Daha da önemlisi; oyunda, görünür olmaktan fazlasının ne olduğuna dair cevaplar bulunabiliyor…

“Vietnam’a Sevgiler” oyunu, origami tekniğiyle yapılan bir kuşun uçurulma çabasıyla başlıyor. Bu çaba, önce yavaş sonra şiddetli müdahalelerle bir zorunluluk halini alıp, toplumsal olaylardaki haksızlıklara, insan yaşamını hedef alan saldırılara, insanın kökten özgürlüğüne dair önemli bir yerde duruyor. Oyunun duyarlı bir yorumdan süzülerek bize ulaşması, görünenin ardında olana güvenli bir yoldan varmamıza olanak tanıyor. Anlatılarla işaret edilen ve oyunun dekoruna hâkim çizimlerin naif ve çocuksu hatlara sahip olması dikkatlerden kaçmıyor. Nükleer silah kurbanlarının fiziksel yanıklarına dair anlatılanla da aynı çizimlerle gösteriliyor. Seyirci bu sayede, “çiğ et” kokusu solumak yerine, yanıkların ne kadar derinde olabileceğini anlama ve sorgulama imkânı buluyor. Nişina Şinzo rolündeki Kayhan Berkin’in yüzünün sol tarafına uygulanan makyaj, zaman zaman onu zorlasa da oyunculuğuna gölge düşürmüyor. Olcay Yusufoğlu ise birkaç rolün hakkını fazlasıyla veriyor.

O gün, 9 Ağustos 1945, Nişina Şinzo sekiz yaşında bir çocuk olarak oradaydı… Kapitalist dünya güçlerinin atom bombasının etkileri hakkında fikir sahibi olabilmek için seçtikleri yerdeydi… Ona bir şey çarptı ve hayatını “aydınlatan” üç şeyi aldı;: Annesini, babasını ve sol tarafını…

Versus Tiyatro “Vietnam’a Sevgiler” oyunuyla, sekiz yaşındaki bir çocuğun acıları üzerinden yılların geçmediğini anlatmakla kalmıyor; toplumsal belleğimizin karanlık koridorlarında bir çığlığına dönüşüyor. “Vietnam’a Sevgiler” acının diliyle konuşuyor.

 

“Acı çekmeyenler acı kelimesini ne rahat kullanıyorlar.”

Yazan: Edita Morris

Çeviren: Ülkü Tamer

Oyunlaştıran ve Yöneten: Metin Balay

Dekor ve Afiş Tasarımı: Gökhan Kodalak

Desenler: Hida İbrahemm

Dekor Yapım Danışmanı: Sadık Gelirli

Oynayanlar: OlcayYusufoğlu/Kayhan Berkin

birgunvietnam2

Kaynak

X